Bir beceri edinmek için 20 saat yeterli.
Dev okuma listeleri, video kaynak arşivleri aslında öğrenilecek konuyu ertelemeye neden oluyor.
Bir konuya hızlıca giriş yapmak istiyorsanız yapmanız gereken birkaç şey var.
Okuma ve izleme arşivleri kaydetmek zihnimizi rahatlatıyor belki ama başlamamızı sağlamıyor.
Josh Kaufman da tam bir öğrenme canavarıymış, yüzlerce maddelik öğrenilecekler listesi varmış. Girdiği her kitapçıdan üç dört kitap almadan çıkmıyormuş.
Sonra bir yöntem bulmuş.
Kızları dünyaya geldiğinde eşiyle birlikte önceliği kızlarına vermişler ve evden çalışmaya başlamışlar.
Tabii çocuk olunca yeni beceriler edinmek için ayıracağı süre de kısalmış, bu süreçte de verimlilik üzerine yeni şeyler denemiş.
20 saat yeter düşüncesi de buradan çıkmış.
Fikrin adı İlk 20 Saat.
Örneğin yeni şeyler öğrenirken tonla kaynağı sıralamak değil, 3-5 tane ile başlayıp diğer kaynakları yolda ihtiyaca göre öğrenmeyi öneriyor. Ne kadar çok kaynak o kadar çok ertelemek.
Malum, bir alanda uzmanlaşmak için 10 bin saat çalışmak gerek deniyor, detaylarına ineriz ama o görüş de epey tartışmalı.
Kaufman diyor ki “On bin saati profesyonellere bırakın. Biz yirmi saatlik yoğun, mantıklı ve özenli bir çalışmayla başlayacağız.”
Hızlı beceri edimini 5’e bölmüş:
- Karar vermek
- Parçalara ayırmak
- Her bir parçayı öğrenmek
- Engelleri kaldırmak
- Pratik yapmak
Bunu da 10 maddelik bir sistem ile açıklıyor.
Ama temeli şöyle: Öğreneceğin konuda pratik yapacak ve kendini düzeltebilecek kadar bilgiyi sunacak kadar kaynağın olması yeterli.
Öğrenmek hata yaptığını fark edecek kadar bilip o hatayı nasıl çözeceğini öğrenmeye çalışmak daha eğlenceli ve daha hızlı ilerlemeni sağlıyor.
Popper’in “Hayat Problem Çözmektir” ismiyle Türkçede de olan bir eseri var. İnsanın tutkuyla araştıracağı bir problemi olması gerektiğini savunuyor. Onu çözünce de yeni problem.
Kaufman’a göre de insanın böyle problemleri olmalı. Hızlı beceri ediniminin ilk kuralı böyle bir şeye sahip olmak.
Sistemini de kısaca özetleyelim. Maddeleri birbirine yakınlaştırıp birleştirirsek şöyle bir şey çıkıyor: Seveceğiniz bir alan seçin, öğrenirken kafanızı duvara vurmak isteyeceğiniz şeyleri uzakta tutun veya bu şeyleri öğrenmeniz gerekiyorsa onları sevmeye çalışın.
Enerjinizi sadece bir beceri üzerine yoğunlaştırın, hem satranç öğreneyim hem de piyano ustası olayım düşüncesi bu bakış açısına göre sizi ertelemeye götürür.
Yola çıkarken hedefinizi belirleyin. Yani hedef gitar çalmayı öğrenmekse sürecin sonunda hangi şarkıyı çalmak istiyorsunuz bunu belirlemek çok kıymetli ki çalışmanın çıktısını ölçebilelim.
Yeni bir alana girişirken akıllıca planlamak gerek. Örneğin gitar çalmayı öğrenecekseniz nasıl tutulurdan başlamak gerektiğini unutmamak gerek. Gitarı eline alır almaz solo atmaya çalışmak çok can sıkıcı olur.
Başlarken engelleri kaldırmak kıymetli. Çoğumuz bir işe girişiyoruz, plan yapıyoruz ama engellere o kadar da odaklanmıyoruz. Temiz bir çalışma alanı, telefon bildirimlerinin kapalı olması gibi çoğu şey engelleri rahatlıkla kaldırır.
Özel zaman yaratmak gerek. Zaman bulunan bir şey değil, yaratılabilen bir şey. Hangi günlerde ve saatlerde bu alan ile meşgul olacaksınız, bunu netleştirmek gerekiyor. Haftalık 7 kadar saat bakacağım demek ile, her gün 8-9 arasında buna bakacağım demek arasında epey fark var.
Öğrenirken en kıymetli şey geri bildirim alabilmek. O alanı bilen arkadaşa sormaki, ne durumda olduğunuzu göstermek çok iyi olur. Sosyal medyada öğrendiklerinizi paylaşmak bile o alanda iyi insanlardan yorum almanızı sağlayacaktır.
İlk 20 Saat fikrinin kısa bir özeti için bu konuşmaya bakabilirsiniz. Ek olarak The First 20 Hours kitabına da göz atabilirsiniz.
Hızlı beceri edinimi üzerine ben de bir podcast hazırlamıştım. Kaufman’ın fikirlerini biraz daha detaylı dinlemek isterseniz: